Norveç ile ilgili bir yazi.. :)
|
19-01-2009, 04:38 PM
Mesaj: #1
|
|||
|
|||
Norveç ile ilgili bir yazi.. :)
SİZE BİRAZ NORVEÇ’İ ANLATAYIM MI ?
Bu aralar iş bahanesiyle leylekle beraber havalardayım. Son yolculuğumda leylek yoktu. Çünkü Norveç’teydim. Bir otelimize iki yıldır bol miktarda gelen, zarif, güleryüzlü, sorun çıkarmaya niyetsiz Norveçliler, acaba evlerinde nasıldılar? Şimdi size bunları, Abba’nın otuz yıllık klasiklerini dinleyerek yazacağım. Isveç ve Danimarka ile birlikte İskandinavya’yı oluşturan Norveçliler (Finlandiya’yı İskandinav’dan saymıyorlar) hayli varlıklı. Dört buçuk milyon nüfusa yetip de artacak üretimleri, kaynakları var. İsveç ve Danimarka ile balık avlama sınırları belirlenirken, kendilerine düşen deniz parçasının altından petrol piyangosu çıkınca Norveç’in kaderi değişivermiş. Buna, doğal gaz (Rusya’dan sonra dünyada ikinciler), balıkçılık, aluminyum, elektrik, mermer de eklenince, ikinci dünya savaşı sonrasının bu yoksul ülkesi, varlıklı ülkeler sınıfına girivermiş. Danimarka ve İsveç yönetimi altında yüz yıllarca yaşayan Norveç halkı, 17 mayıs 1905’de, Ali Sami Yen’in, bu da nereden çıktı şimdi, Christian Michelsen’in (onların Atatürk’ü gibi) sayesinde kansız bir devrimle İsveç’ten ayrılmış. Bu tarihte Alanya sokaklarında ellerinde bayraklı Norveçlileri görmüşsünüzdür belki. İşte 17 mayıs onların Kurtuluş bayramı. Aynı yıl, Danimarkalı bir prensi, seçimle iş başına getirip kendilerine kral yaparak dünyada bir ilki gerçekleştirmişler. Kralın yetkileri İngiltere kraliçesi gibi engin değil. Ülkeyi güçlü, demokratik bir parlamento yönetiyor. Antalya’nın 36 derece sıcağından sonra, Oslo’nun 13 derecesi C vitamini gibi geldi. Güneş 22.30’dan önce batmıyor bu aylarda. Yine de bulvar kafelerinde ısıtıcısız oturmak zor. Hatta üşüyen omuzlara kalın renkli şal servisleri var. Güneşi gören, kertenkele gibi atıyor canını, çimenlere, sokaklara. Japon, İtalyan, Alman, İngiliz turistler çoğunluğu oluşturuyor. Neredeyse herkes bira içiyor. İç mekanlarda, buna gün boyunca futbol maçları izlenen futbol pubları da dahil, sigara içmek yasak. “Sigara Öldürebilir” yazılı paketlere rağmen sigara tüketimi had safhada. ADETA BİR HAMİLELER CENNETİ.. Hükümet, nüfusu gençleştirmek için çocuk başına yüklü bir para ödüyor. Hem anne hem de baba, doğumdan önce ve sonrayı kapsayan bir yıl boyunca bebeğe bakabilmek için izin alabiliyorlar. Maaşları eksiksiz ödeniyor kendilerine. Dolayısıyla çevre hamile kadın doluydu. Eğer bizde böyle bir destek verilmeye kalkışılsaydı, kısa sürede nüfus ibresi yüz milyonu vurabilirdi. Buna rağmen 4.5 milyonluk nüfus bir türlü atrmıyor. “Amerika’yı yeniden keşfe gerek yok” diye sinir bir özdeyiş vardır. Taklitçilerin başucu lafıdır. Acaba Amerika’yı gerçekten de Columbus mu keşfetmiştir? İşte Norveçliler’in buna itirazı var. Çünkü kendi atalarından olan Leif Eriksson, Columbus’dan tam 491 yıl önce, yani İ.S. 1001’de Amerika’ya ulaşmış. O da, başka bir yer ararken yolunu kaybedip varmış, ama bu tarihi gerçek de artık kanıtlanmış. Norveçli bir baba ve İzlandalı bir anadan olma bu eski Viking, şu sıralar iki ülke arasında zor paylaşılıyormuş. Yine o yıllarda, İ.S. 800-1100 yılları arasında, benim gölde giderken batırabileceğim teknelerle Vikingler tüm dünyanın korkulu rüyası olmuş. Norveç kökenli bu iri kıyım korsanlar için bu günkü İstanbul, ulaşılması kutsal olan bir şehirmiş. HER YER GÖCEK, HER YER ÖLÜ DENİZ.. Neyse ki suları buz gibi. Yoksa bu güzel dağlar, fiyortlar ve doğa, bütün turistlerimizi çekiverirdi ülkesine. Koskoca Transatlantikler fındık kabuğu gibi kalıyor Norveç’in iç denizlerinde. Üç bin kilometre sahilleri var. Bazı sığ koylarını, denize de girilebilsin diye, yirmi beş dereceye kadar ısıtabiliyorlar. Bizim üç yüz güneşli günümüze karşın onların da bu rakama yakın yağmurlu günleri var. Bu yağış, mükemmel bir doğa zenginliği kazandırmış. Balina, fok, kutup ayısı gibi herkesin ilgisini çekecek canlılara ulaşmak hiç de zor değil. Döviz fazlaları çok, ama sıcak denizleri yok. O nedenle, üç buçuk saatlik bir uçuşla sıkça Antalya’ya geliyorlar. Dönüş yolculuğunda yanıma iki liseli genç kız oturdu. Son dakika satışıyla Antalya’ya geliyorlardı. Kaça geldiklerini duyunca inanamadım. BATAN GEMİNİN MALLARI BUNLAR.. Kızlar henüz nerede kalacaklarını bilmiyorlardı. Onlar için pek de önemi yoktu bunun zaten. Bir hafta, üç yıldızlı bir otelde, sadece yatak, gidiş dönüş uçak bileti dahil, 2.000 Norveç Kronu’na bir tatil satın almışlardı. Yaklaşık 250 Euro yani. Oysa ben, sadece gidiş-dönüş uçak bileti için 620 Euro ödemiştim. Bu seyahat, 15-22 ağustos 2005 tarihlerini içeriyordu genç kızlar için. Hesabın içinden çıkanınız olursa bana bir anlatsın lütfen.. İki sandviç, iki kolanın 30 Euro’ya satıldığı Norveç için bir cennet olmalıyız. Üç buçuk saatte, 36 derecelik bir güneşe ve 29 derecelik bir denize ulaşabiliyorlar. Giderek artan miktarlarla konut satın alıyorlar. İşsizlik yüzde dört oranında. Hükümet, işsiz kalanlara iki yıl boyunca son aldığı maaşı tam olarak ödüyor. Devlet daha da güçlenince kimse çalışmayacak gibime geliyor. İnternetten, aylık ihtiyaçlarını, yapmak istedikleri hobilerini, görmek istedikleri ülkeleri bildirecekler. Devlet de vatandaşlarının hesaplarına talep edilen miktarı havale edecek. Gülmeyin, ben böyle fantastik bir son bekliyorum Norveç’de. Trafik kazaları, ağır cezalardan dolayı yok denecek kadar az. Dünyada kişi başına en fazla kitap satın alınan ülke Norveç. İç borç, dış borç falan sözlüklerinde yok. Büyük bir döviz fazlası var. Yurt dışında yatırımlara yönleniyorlar. Pek öyle öpüşken değiller. Belçika ve Hollandalılar’daki yanaktan üç kez öpme, bizdeki gibi iki yanağı vantuzlama onlarda yok. Gerekmedikçe sadece el sıkıyorlar. Samimi olduklarının yanağına hafif ve tek bir buse konduruyorlar. Beni öpen falan olmadı, dedikoduya gerek yok. Oslo limanında otururken gözlemlediklerimi anlatıyorum. NORVEÇ’TE BALIK BIRAKMADIK.. Tüm seyahatimizi çok özel kılan bir Norveçli ağırladı bizi. Jarle Avlöyp, bir Türk avukatla evli.(Hale hanım) Artık Türk konukseverliği mi geçti kendisine bilmiyorum. Ancak, yaşantımı bu kadar kolaylaştıran bir başka yabancıyla tanışmamıştım daha önce. Balina etinden, geyik sütüne kadar ikram etmedik şey bırakmadı bize. Fiyortlarda balığa da götürdü bizi. Öyle çok balık tutmuşuz ki, bir ara tekne batar mı diye endişelendim. Avladığımız balıkların, yengeçlerin, adet ve kilolarını vermek alçakgönüllüğe sığmayacağından detaya girmiyorum. http://www.turizmgazetesi.com/articl....aspx?id=24002 |
|||
|
Bu Konudaki Mesajlar |
Norveç ile ilgili bir yazi.. :) - deLi - 19-01-2009 04:38 PM
|
Benzeyen Konular | |||||
Konu: | Yazar | Cevaplar: | Görüntüleyenler: | Son Mesaj | |
Erasmus Norveç :) | erik | 4 | 23,198 |
05-02-2016 04:24 PM Son Mesaj: willwf |
|
Norveç ve Makine Mühendisliği | lifebinder | 3 | 12,845 |
19-03-2011 05:22 PM Son Mesaj: yoko_oh_no |
|
Norvec | mertjan | 1 | 8,638 |
30-08-2010 06:05 PM Son Mesaj: dunyaturu |